Dijital pazarlama ve e-ticaretin kalbi, artık kişiselleştirilmiş iletişimde atıyor. Maslow’un hiyerarşisinde “değer ihtiyaçları” dördüncü sırada yer alıyor olsa da, herkes kendisine değer verildiğini ve kendisini özel hissetmek istiyor. Bu noktada da, sitenizin her gün binlerce tık almasından ziyade, bu binlerin içerisinden ne kadarını tanıdığınız ve ne kadarına gerçek anlamda dokunabildiğiniz önem kazanıyor. Ancak maalesef, bu iş o kadar da kolay değil.
Mevcut koşullarda, ziyaretçilerinizin %20’sinin üyeniz olması, kabul edilebilir bir rakam olmakla birlikte, kat edilmesi gereken yolu gözler önüne seriyor. Bir ihtiyacı doğrultusunda ya da ne istediğini bilip de alışveriş yapmak için sitenize gelen ziyaretçiler, zaten üye olmayı göze alarak sayfalarınızda geziniyorlar. Peki ya “geçici bir heves benimkisi”ciler, “bir bakıp çıkacaktım”cılar?
İşte bu tip ziyaretçiler için iş başa düşüyor ve dozunu kaçırmadan ve ziyaretçiyi sıkmadan, üye olma fikrini ziyaretçinin hem gözüne hem aklına sokmak gerekiyor. Bunu yapmanın en kolay yolu olarak da, tahmin edeceğiniz gibi, pop-up’lar devreye giriyor. “Haydi üyemiz ol” pop-up’larını hangi ziyaretçinize ne zaman göstereceğinizi, üye olana nasıl havuçlar vereceğinizi belirleyip, etkin bir şekilde kullandıktan sonra, üye sayınızın artması işten bile değil.
Öneri: Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir 😉
“63 saniyedir sitede olup, en az 2 sayfa gezen ziyaretçiye sağ üst köşeden, içerisinde %15’lik indirim kodu olan pop-up çıkartın” gibi önerilerin yer aldığı bir yol haritası çizmek tabi ki mümkün değil. Pop-up’larınızı ziyaretçi kitlenizin ve sitenizin dinamiklerine göre şekillendirmek, bu işi başarıya dönüştürmenin olmazsa olmazlarından.
Sitenizi üye olmadan üçüncü kez ziyaret edenler ya da herhangi bir ürün ya da kategori sayfasını gezenler için pop-up çıkartabileceğiniz gibi, ziyaretçinin üye olana kadarki her ziyaretinde ya da iki ziyaretinde bir de ziyaretçiye üye olmayı hatırlatabilirsiniz. Ziyaretçinin siteye girişinden 60 saniye sonra ya da ziyaretçi sayfayı kapamaya yöneldiğinde de araya girip “üye ol” demek seçenekler arasında yer alıyor. Nihai kararı vermeden, ziyaretçilerinizin bu zamanlamalara tepkilerini ölçmek, nokta atışı yapmanızda elbette ki yardımcı olacaktır.
Zamanlamayı doğru ayarlamakla iş tabi ki bitmiyor. Ziyaretçilerinizin bir kısmı beklenti içinde olmayacak olsa da, aklından “bu işten benim kazancım ne olacak?” sorusunu geçirenlerin oranını yadsımamak gerekiyor. Bu nedenle, pop-up’ta ziyaretçilere reddedemeyecekleri havuçlar sunmak önemli. “Üye olun ve 500.000 üyemizin yararlandığı fırsatlardan siz de yararlanmaya başlayın” gibi ifadelerle merak uyandırmayı tercih edebileceğiniz gibi, belirli bir günde, üye olan ilk 50 kişiye, ürüm gamınızdan düşük maliyetli bir ürünü hediye olarak göndermeyi de düşünebilirsiniz. Hatta bu havuçları indirim kuponu, ücretsiz kargo gibi alışverişle bağlantılı bir şekilde kurguladığınızda, bir taşla iki kuş elinizde: Üye olmanın yanı sıra, ziyaretçiyi hemen ilk alışverişini yapmaya da teşvik edebilirsiniz.
“Pop-up’ı en güzel zamanda, en hayır denmeyecek havuçla ziyaretçimin karşısına çıkardım, o da ya üye olacak, ya üye olacak” gibi bir beklentiye girmemek ve ziyaretçiye kontrolün onda olduğunu hissettirmeyi unutmamak lazım. O nedenle, pop-up’ınızda görünür bir şekilde kapama butonu kullanmanız ya da ziyaretçiye “hayır, teşekkürler”, “ilgilenmiyorum”, “daha sonra anımsat” seçeneklerini de sunmanız, “üye olmam için beni köşeye sıkıştırıyorlar” dedirtmemek ve ziyaretçiyi kaybetmemek için önemli.
Sitenize her gün gelip giden binlerce ziyaretçinin üyeye dönüştürülmesinde katı kurallar, belirgin çerçeveler yok aslında. Ancak, hangi ziyaretçinizi, ne zaman ve ne şekilde üyeliğe davet edeceğinizin yöntemini doğru şekilde belirledikten sonra, geriye tek bir şey kalıyor: Her gün büyüyecek olan üye havuzunuzun tadını çıkarmak.
E-posta abone listenizin segmentasyonunun ne kadar değerli olduğundan pek çok yazımızda bahsettik. Kısaca tekrar hatırlatmak gerekirse, eMarketer'ın yaptığı araştırmaya göre,...