Sosyal medya pazarlamasında elde edeceğiniz sayısal veriler, direkt olarak mevcut stratejinizin gelecekte ne tür kazanımlar sunacağını yansıtır. Dolayısıyla, sosyal medya pazarlaması üzerine çalışırken bazı temel ölçütlere ve bunların zaman içinde değişimine dikkat etmezseniz, stratejiniz ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlanabilir. Üstelik bunu fark ettiğinizde, stratejiniz üzerine çok fazla kaynak ve zaman harcamış olduğunuzu fark etmek, sizin için büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir, kısacası çok geç olmadan az sonra sunacağımız ölçütleri markanız için derinlemesine değerlendirmelisiniz.
Siz de takdir edersiniz ki ölçütleri takip etmek, değerlendirme ve raporlar gibi adımlar, pazarlama uzmanlarının yaptıkları işle övünmek için kullandıkları öylesine niteliksiz araçlar değildir. Asıl olan sizin stratejiniz dahilinde hangi değişkenleri baz alacağınıza karar verebilmenizdir. Ayrıca metrikler, pazarlama stratejinizdeki aksaklıkları ve kusurları belirlemenize de ciddi oranda yardımcı olabilir. Bununla birlikte, yakalayacağınız veriler sayesinde müşterilerinizin, davranışlarına ve tercihlerine dair somut fikirler edinebilirsiniz. Metrikler ve rakamların size göstereceği işaretleri yorumlayabilme sanatı, deneyimsiz bir sosyal medya yöneticisini bile sosyal medya pazarlama alanında bir uzmana dönüştürebilecek ve hatta verilere dayanarak kendi özel pazarlama yöntemlerini geliştirebilmesine olanak sağlayacak sihirli bir yardımcı görevi görürler. Şimdi gelin, hangi metriklerin özellikle takip edilmesi gerektiği, bunları ne kadar sıklıkta ve neye göre analiz edebileceğinizle ilgili size bir fikir vermesi amacıyla ölçütlerimizi derinlemesine ele alalım.
Her şeyden önce, sosyal medya ve dijital pazarlama başarısının, bir kitleyi kendinize çekmek, onları etkilemek ve web sitenizi ziyaret etmelerini sağlamakla başladığının farkına varmalıyız. Hemen ardından da bu süreçte izlemeniz gereken bazı önemli ölçütleri şu şekilde sıralayabiliriz.
Tekil kullanıcıların bile sosyal medya hesaplarındaki takipçi sayısı değişimini günden güne kontrol ettiğini hatta sırf bu işlem için yazılmış uygulamaların e-ticaret sitelerinde ne kadar çok indirildiğini düşünürsek, takipçi sayınızı düzenli olarak kontrol ederek kendinize raporlamanız gereken en öncelikli ölçüt olarak saymak hiç de yanlış olmaz. Bununla beraber, sizi gündelik olarak takip eden herhangi bir kitle yoksa mesajınızı dijital dünyada duyurmanız ne kadar etki yaratabilir ki? Zira, sizi dinleyen ve gönderilerinizi bekleyen bir kitleniz yoksa ne yazık ki kendi kendinize konuşuyorsunuz demektir.
Yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü, herhangi bir sosyal ağınızdaki takipçilerinizin sayısını düzenli olarak takip etmek, ölçümlere başlamak için basit ve faydalı bir adım olacaktır. Ancak uzun süre sadece bu metriği gözlemlerseniz, pazarlama süreciniz için öngörülemez bir risk almış olursunuz. Eğer bir süre sonra yalnızca takipçilerin sayısı size yeterli geldiğine kendinizi inandırırsanız, kampanyanızdaki eksiklikleri fark edemeyebilirsiniz. Oysa ki diğer ölçütler ve rakamlar uzun vadede pazarlama stratejiniz için daha can alıcı niteliktedir, bu nedenle takipçi sayınızı düzene oturttuktan sonra diğer değişkenleri de kontrol etmelisiniz.
Hesabınızdaki takipçilerin sayısını izleyebilir ve birkaç günde bir not alabilirsiniz veya bazı analitik raporlama sağlayan dijital hizmetlerden faydalanabilirsiniz. Twitter Analytics veya Facebook Insights, beğenenlerinizin ve takipçilerinizin geçmişten günümüze nasıl bir gelişme gösterdiğini sizin için değerlendirecektir.
Öneri: Aşağıdaki yazılarımız da ilginizi çekebilir 😉
- Sosyal Medya ile Dönüşüm Oranını Artırmanın 4 Güçlü Yolu
- E-ticaret Performansınızı Geliştirmek İçin Sosyal Medyadan Yararlanabileceğiniz 5 İpucu
- Instagram’da Influencer Marketing Yaparken Dikkat Etmeniz Gereken 4 Şey
- Sosyal Medyada Reklam Yaparken Dikkat Etmeniz Gereken 10 İpucu
- Sosyal Medyayı Kullanarak Müşteri Sadakati Yaratabileceğiniz 5 Yol
Bireysel kullanıcılarda olduğu gibi kurumsal marka hesaplarında da içerik paylaşımlarının altında yatan en büyük beklenti aslında etkileşim yakalamaktır. Bu nedenle sosyal medyadaki pek çok marka, izleyicileriyle etkileşime girerler ve erişilenler kısmında etkileşim arayarak bir yayının ne kadar beğenildiğini, favorilere eklenip eklenmediğini, paylaşım sayısı, repost, retweet ya da yorumların niceliğini direkt olarak hesaplarlar.
Etkileşime girme katsayınız özellikle Facebook için fazlasıyla kritik hal alıyor çünkü Facebook’un altyapısındaki algoritmaya göre, takipçilerinize paylaşımlarınızı gösterme sıklığı, içeriklerinizin etkileşim sayıları baz alarak hesaplanır. Bununla beraber, içerik ve etkinliğinizin mevcut kitlenizin dışında fark edilmesini istiyorsanız, düzenli aralıklarda nitelikli içerik paylaşımları yapmalısınız. Tüm bunlara rağmen etkileşimlerinizin oranı kendi başına mutlak bir başarıyı garanti etmeyebilir. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse, birçok kişinin Twitter üzerinde paylaşılan bir bağlantıya tıklamadan, retweet ya da alıntıladığını söyleyebiliriz. Oysa ki, paylaşım yapanlar sitenizi ziyaret etmedikçe bu size trafik sağlamaz, aksine kullanıcılar bu eğilimleriyle yalnızca sosyal medya üzerinde sohbet etmiş olurlar.
Paylaşımlar ve retweetler gayet güzel etkileşimlerdir ancak yalnızca kullanıcılar paylaştığınız bağlantılara tıkladıklarında web sitenizin trafiğine etki eder. Şayet hedefiniz web sitenizde trafiği artırmaksa, kullanıcıların sosyal medyada paylaştığınız bağlantıları tıklaması sizin için yüksek getiriler sağlayabilir. Üstelik bununla ilgili yapılan çalışmalara baktığımızda, pek çok kullanıcının bağlantınızı tıklamaya ve ne paylaştığınızı kontrol etmeye vakit ayırmadan favoriye eklediğini ve retweet yaptığını görürüz.
Kullanıcıların bağlantılarınızı tıklaması için sosyal medya hesaplarınızda yaratıcı bir metin ve görselle güncellemeler yapmalısınız. Bu değişkeni Twitter’da kolayca test edebilir ve aynı bağlantı için farklı tweet’ler deneyebilirsiniz. Bazı Tweetler retweet’lere ilham verecek, bazıları yorum ya da favori alacak geri kalanı ise bolca tıklanacak. Kulağa tabii ki hoş ve yapılması son derece basit geliyor ancak söz konusu etkileşimi yakalamak istiyorsanız, sosyal medya güncellemelerinizle paylaşım ve tıklanma alabileceğiniz kusursuz içerikleri yaratmalısınız.
Pazarlama alanında, markanızın pazarlama çalışmalarını gözlemlemek ve optimize etmek için birçok ölçümü izlemelisiniz ancak böylece pazarlama stratejinizin çalıştığını gerçek anlamda anlayabilirsiniz. Gönderi erişimi belirlenmesi en zor metriklerden biridir. Çoğu marka, maalesef sosyal medyadaki erişimin takipçilerin sayısına eşit olduğuna sanıyor ancak siz de tahmin edersiniz ki bu oldukça yaygın yanlış bir inanıştır. Son zamanlarda sosyal medya dünyasında sıkça konuşulduğu gibi Facebook’un sayfanızın tüm takipçilerine paylaşımlarınızın tamamını göstermediğini, ancak ortalama takipçi etkileşim oranınızı hesaba katan karmaşık bir algoritmaya dayalı olarak kaç takipçinizin içeriklerinizi göreceğine karar verdiğini duymuş olabilirsiniz. Dolayısıyla erişim konusunda hemen hüküm vermek sanıldığı kadar kolay değil.
Keşke erişim konusundaki karmaşıklık yalnızca Facebook ile sınırlı kalsa… Facebook algoritmasında olduğu gibi Twitter’da ve Linkedin’de de, ortalama bir gönderiniz de tüm takipçileriniz tarafından görülemeyebilir. Zira, postunuzun gönderildiği zaman aralığı, gün, o sıradaki online kullanıcı sayısı ve kaç takipçinizin online olduğu gibi değişkenler erişim oranınız üzerinde önemli roller oynayabiliyor. Kısacası, bir sosyal medya içeriğinin platformda bulunabildiği ortalama ömrü, erişiminizle doğrudan bağlantılıdır. Özellikle, çok seri bir akışa sahip olan Twitter’da bu süre, çoğu zaman yalnızca bir kaç dakika ile sınırlı kalabiliyor Belirttiğimiz özelliklerin haricinde, gerçek erişim oranınızı etkileyen, bulunduğunuz listelerin sayısı gibi pek çok faktör de sosyal medya platformlarında sizleri bekliyor.
Pazarlama hedeflerinizden bağımsız olarak, temel amaçlarınızdan biri de web sayfanıza ya da blogunuza trafik sağlamanızdır. Zira, pek çok marka da tam olarak bu nedenle sosyal medyada aktif olarak yer alıyor. Hedef kitlenizi web sitenize ulaştırmak için zaman ve çaba sarf ediyorsanız, başarılı olup olmadığını da araştırmalısınız. Bunun için sosyal medya üzerinden web sitenize gelen trafiği yakından takip ederek durumunuzu izleyebilir, büyüme görmek için sitenize uygun doğru adımları atabilirsiniz.
Twitter’da yakaladığınız bir kitleyi büyütme hedefiniz varsa ve Twitter’dan sitenize gelen trafik istediğiniz ölçüde artmıyorsa, kitlenizi tekrar gözden geçirerek, doğru kişileri hedef aldığınıza emin olmalısınız. Facebook sayfanızın reklamını yayınlamak için bütçe ve zaman harcıyorsanız ancak Facebook’tan gelen trafiğiniz beklediğiniz kadar artmıyorsa, stratejinizin doğruluğunu sorgulamalısınız. Markanıza katkı sağlayacak doğrultudaki kaynak arayışlarınıza güncel olarak devam etmeli ve faaliyetlerinizden hangisinin, size gerçekten ne kadar değer kazandırdığını bulmak için trafik değerlerinizi kaynaklarına göre ayırarak değerlendirmelisiniz.
Ziyaretçileriniz sitenizi mobil cihazlardan mı görüntülüyorsa, sitenizin cep telefonunda nasıl göründüğünü en az iki kez kontrol etmelisiniz. Ziyaretçilerinizin aradığı her şeyi, kullandıkları herhangi bir akıllı cihaz üzerinden kolaylıkla bulabilmesini sağlamalısınız. Mobil trafiğinizde hızlı artış görüyorsanız, web siteniz hali hazırda mobile uyumlu olsa dahi, sitenizin mobil cihazlara optimizasyonuna yatırım yapmanız oldukça yerinde bir adım olur.
Sayfalarınızın trafiğini ayrı ayrı değerlendirmek, kitlenizin hangi içeriği ve hangi başlıkları sevdiğini; hangi içeriğinizin en iyi veya hangi ağda çalıştığını anlamanıza son derece yardımcı olur. En iyi etkileşim toplayan içeriğinize bir bağlantı ekleyerek diğer sayfalarınıza trafik çekmek için referans olarak kullanabilirsiniz. Bununla birlikte, en verimli sonuçları aldığınız içeriklerden daha fazla üretmeniz de trafiğinizi artıracak adımlardan biri olacaktır.
Dijital platformlarda farklı içerik türlerine sahipseniz, hangi yayın türlerinin kitlenize en iyi şekilde hitap ettiğini analiz etmeye zaman ayırmalısınız. Üstelik yalnızca web siteniz için değil tüm sosyal medya hesaplarınız için de bu çerçeve üzerinden ilerlemelisiniz. Kitlenize sunduğunuz her içeriği dikkatlice analiz ederek, aldığı trafik, ziyaretçilerin sayfaya ne kadar zaman harcadığı, nasıl bir etkileşim yarattığı gibi verileri elde etmeli ve daha sonra hazırlayacağınız içerikleri buradan çıkaracağınız yorum kapsamında kurgulamalısınız.
Örneğin Facebook, insanların nelerden hoşlandığını göz önünde bulundurarak farklı gönderi türleri için farklı gösterim ve erişim yolları geliştirir. Kendiniz için en doğru gönderi türü, ulaşmak istediğiniz hedefe ve marka stratejinize göre değişiklik gösterebilir. Bazı gönderiler daha fazla yorum, bazıları daha fazla paylaşım ve bazıları da daha fazla tıklanma alabilir. Elde etmek istediğiniz şey için en iyi sonuç veren gönderi türünü analiz etmeli ve odak noktanızı bu yöne kaydırmalısınız.
Sosyal medya üzerinden veya farklı kaynaklardan bir miktar kullanıcıyı web sitenize çekmeyi başardınız ve trafiklerinizi artırdınız. Peki, gelen trafik sadece içeriye şöyle bir bakıp geri giderse, öncesinde yapılan onca reklam ve tanıtım harcamalarının ne anlamı kalır ? Tam da bu sebeple kullanıcıları web sitenize çekmeyi başardığınızda, içeride sunduğunuz şeyleri ayrıntılı bir şekilde incelemelerini istiyorsanız onlara bir takım faydalar ve ilgilerini çekebilecek içerikler sunmalısınız. Zira, kullanıcılar web sitenizi ilk bakıştan sonra terk ederse, sosyal medya sayesinde yarattığınız etkileşimden bir kazanımınız olmaz. Ayrıca, Google kullanıcıların web sitenizde harcadığı süreyi detaylıca değerlendirir. Ziyaret süresinin çok kısa olması halinde ise web sitenizin yeterince iyi olmadığını ya da yanlış bir kitleyi hedeflediği yorumlayarak notunuzu düşürebilir.
Hedefiniz elde edilen trafiği bir web sitenize yönlendirmek ise, kazandığınız her bir ziyaretçinin size ne kadara mâl olduğunu bilmeniz pazarlama stratejinizde büyük bir önem arz eder. Maliyetler çok yüksek olursa, pazarlama stratejinizin doğru bir işleyişte olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Reklam için herhangi bir ödeme yapmadan, sosyal medyadan trafik çektiğinizde ziyaret başına maliyet dikkate alınabilir. Birden fazla sosyal kanalda aktif yayın yapmak, içerik oluşturmak gibi işler için tam zamanlı bir sosyal medya yöneticiniz veya çalışanlarınız varsa ve sitenize yeterince ziyaretçi çekemiyorsanız, bu maliyetleri göz önünde bulundurarak stratejinizde değişiklikler yapmanız akıllıca olur.
Yalnızca tek bir sayfanız varsa, bu ölçüt sizin için önemli olmayabililir ancak dijital pazarlamada aktifseniz, büyük olasılıkla çok sayıda sayfaya sahipsinizdir. Bununla birlikte, bir sayfadan diğerine tıklayan ve birkaç sayfaya bakmak için web sitenizde kalan bir ziyaretçi, sizinle sayfaya hızlıca baktıktan sonra ayrılan birinden daha çok ilgileniyordur. Sitenizdeki farklı sayfalara bazı bağlantılar yerleştirerek farklı ziyaretçilerin diğer sayfalarınızı da görmesini sağlayabilirsiniz. İnsanlar sizden daha fazla bilgi istiyorlarsa, sayfalarınızda basit ve pratik güncellemeler yaparak bulmalarını kolaylaştırmalısınız.
Şimdi bahsedeceğimiz metriklerin birçoğu, direkt olarak sizin aktivitenizden etkilenerek oluşmaktadır. Çoğu durumda kendi web sitenize çektiğiniz trafik, belirli bir süre içinde yayınladığınız blog yayınları gibi yeni sayfaların sayısıyla yakından alakalı ve sosyal medyadan aldığınız trafik sayısı gönderdiğiniz güncellemeler ile doğrudan ilişkilidir. Pazarlama çalışmalarınızın bir kısmının neden işe yaradığı ve bazılarının neden çalışmadığını saptamak için, kendinize karşı dürüst olmalı ve kendi etkinliğinizi ile pazarlama stratejinize harcadığınız emeği yakından takip etmelisiniz.
İçerik oranı, belirli bir süre içinde ürettiğiniz ve yayınladığınız içeriklerinizin sayısıdır ve içeriklerinizin farklı farklı içerik türlerinden oluşması pazarlama sonuçlarınızda fark yaratacaktır. Ayrıca birden fazla türde içerik kullanıyorsanız bu metriği içerik türlerine göre ayrı ayrı izlemeyi tercih etmelisiniz. Dolayısıyla, dönem başına blog gönderilerinizin sayısı, dönem başına web seminerlerinizin sayısı, dönem başına paylaşılan videolarınızın sayısı gibi ayrı ayrı veriler halinde inceleyebilirsiniz.
Öneri: Aşağıdaki yazılarımız da ilginizi çekebilir 😉
- 2017 Yılında Blogumuzda En Çok Okunan 10 Yazı
- Ocak Ayında Dijital Pazarlama Kampanyalarınızda Değerlendirebileceğiniz 6 Konsept ve 35 Önemli Gün Önerisi
- 2018’de Sosyal Medya Pazarlama Stratejinize Yön Verecek 8 Trend
- 2018’de Karşımıza Çıkacak 5 E-posta Pazarlama Trendi
- Dijital Pazarlamada 2018’de Takip Etmeniz Gereken 5 Trend
- İçerik Pazarlamasında 2018 Yılında Öne Çıkacak 4 Yeni Trend
- 2018’de Karşımıza Çıkacak 6 Perakende Pazarlama Trendi
- 2018’de Takip Etmeniz Gereken 8 Mobil Pazarlama Trendi
Gönderi oranı, belirli bir dönemde sosyal medya üzerinde yer alan yayınlarınızın sayısıdır. Şayet, birden fazla ağda aktif olarak bulunuyorsanız gönderi oranlarınızı her ağ için ayrı ayrı takip etmelisiniz. Bununla birlikte verilerinizi belli bir sürede kaç tane, Instagram postu, kaç Tweet veya kaç tane Facebook güncellemesi olduğunu ayırarak değerlendirebilirsiniz.
Farklı türdeki yayınlar, sosyal ağlarda tamamen farklı sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bu nedenle Twitter’da birden çok sohbete katılırsanız, çok tweetleyebilir ve başka bağlantılar kurabilirsiniz. Sitenize trafik çekmek için ise kurduğunuz bağlantıları düzenli olarak paylaşmanız gerekir. Ayrıca, yayın türlerini izlerseniz, belirli bir gönderi türünden kaç tane yayınladığınızı bularak tespit edebilirsiniz. Örneğin web sitenizin bağlantısına sahip kaç tweet, kullanıcıların kaçının tweetlerinde size yer verdiği ve yanıt olarak yazdığınız tweetleri ayrı ayrı sayarak başlayabilirsiniz. Facebook’ta, paylaştığınız bağlantı sayısını, fotoğraf sayısını ve metin güncellemelerini de birbirinden ayırarak hesaplamanız ölçümün doğru çalışması açısından en sağlık yoldur.
Sosyal medyaya katılarak platformlarda önemli bir yere sahip olmak istiyorsanız, sosyal medya sohbetlerinde aktif olarak rol almalısınız. Dolayısıyla markanıza sosyal medya üzerinden gelen yorumları, etkileşimleri ve alıntıları düzenli olarak ölçümlerinize dahil etmelisiniz. Cevaplanmamış sorular bırakmak, “bahsedilme”lere yanıt vermemek, büyük bir potansiyeli kaybedeceğiniz anlamına gelebilir.
Sosyal medyadaki yorumlar veya sorulara ne kadar hızlı dönüş sağladığınız da sosyal medya getirileriniz üzerinde gözler görülür farklar yaratır. Eğer yanıt süreniz uzarsa, kullanıcılar genellikle ilgilerini yitirir ya da cevabınızı fark etmeyebilir. Ortalama tepki süresini ölçmek, neyi nerede daha iyi yapabileceğinizi anlamanıza son derece yardımcı olacaktır.
Pazarlama planınıza çok fazla para harcamıyorsanız ve sonuçlarınız yetersizse, çok fazla kazanmasanız dahi ortada yüksek bir kayıp olduğu anlamına gelmez. Ancak pazarlama çalışmalarına önemli miktarda zaman ve para harcıyorsanız ve hala başarısız olmaya devam ediyorsanız bu durum, mevcut zaman ve bütçenizi yersiz harcıyorsunuz demektir. Eğer yaptığınız çalışmaların sonucunu ölçüyorsanız, yatırım yapmanız gereken bütçe miktarına karar verirken hedeflediğiniz sonuçları da kapsamda tekrar tekrar değerlendirmelisiniz.
Şu ana kadar söz ettiğimiz metrikler, kitlenizi gerçek müşterilere dönüştürme ve onlardan para kazanma konusunda çözüm getiren adımlar değildi. Ancak aşağıda paylaştığımız ölçütlerin, potansiyel müşteriye ulaşma, müşteri kazanımı ve takipçileri potansiyel müşterilere dönüştürme ve gerçek satışlar konusunda size daha fazla yarar sağlayacağını umuyoruz.
Günümüzde, pek çok marka pazarlama planlarının başarısını bültenlerini ulaştırmak adına kullanıcıya gösterdikleri kayıt formlarının doldurulması veya bu yönden gelen abonelikler ile ölçmeye çalışıyor. Tabii ki siz de web sitenizde bir kayıt formu varsa, insanların onu kullanıp kullanmadığını görmek doğal bir şekilde tespit etmelisiniz. Açılış sayfalarınızda sunduğunuz tekliflerin belirlediğiniz hedef kitleniz için tam olarak çalıştığından ve kullanıcıların kaydolduğundan emin olmak için gelen kazanımları düzenli olarak ölçmelisiniz. Aksi takdirde, veriler başarısız olduğunuza işaret ediyorsa teklifinizi ya da hedef kitlenizi değiştirmeyi düşünebilirsiniz.
Müşteri potansiyeli, pazarlama çabalarınız ile kazanacağınız olası satış anlaşmalarının sayısı anlamına gelir ve potansiyel müşteri kazanmanın çok çeşitli yolları vardır. Bazı insanlar sizinle bağlantı kurabilir, bazıları e-posta listenize üye olabilir ve bazıları da sosyal medya yoluyla sizinle etkileşime geçebilir. Siz de takdir edersiniz ki, pazarlamanın birincil hedeflerinden biri potansiyel müşteriler kazanmaktır. Dolayısıyla, potansiyel müşteri sayısı öncelikle izlemeniz gereken önemli metrikler arasında yer alıyor.
Dönüşüm kazanmak dijital dünyada yapacağınız pazarlama eylemlerinin, paylaşımların ve sosyal medya yönetiminin getirmesini istediğiniz en somut ve nihai getiridir. Dönüşümler sizin belirleyeceğiniz hedefler doğrultusunda bir sayfa veya bir kayıt, bir bültene abone olma, bir dosya indirme veya satın alma hareketlerinden oluşabilir. Dönüşüm oranı ise toplam trafik veya ziyaretçi miktarı ile ilişkili dönüşümlerin sayısıdır. Ancak sizin de bildiğiniz üzere, dönüşüm oranları genellikle pazarlama sürecinizde geleceğiniz en son aşamalardan biridir ve oraya ulaşmak için öncesinde başka birçok ölçütü değerlendirmeye alarak izlemeniz gerekmektedir. Kısacası, web sitenizde gerçekleşecek herhangi bir dönüşüm işlemini ölçmeden önce, web sitenize gelen ziyaretçi sayısını takip ediyor olmalısınız.
Uzun vadede yapacağınız ölçümler, pazarlama süreçlerinizdeki eksikleri görmeye ve belirlemeye yardımcı olmakla birlikte kazandığınız başarıları kanıtlayabilir ya da başarısızlığı belirlemenize yardımcı olabilir. Tam da bu noktada pazarlama stratejinize uygun doğru metrikleri bilmek ve uygulamak bir pazarlama uzmanı için son derece faydalıdır. Ayrıca, potansiyel müşterilerin ve her bir dönüşümün size getirdiği maliyeti hesaplamak da stratejiniz doğrultusunda raporlama yapabilmek açısından oldukça kritik bir durum teşkil eder. Son zamanlarda başarısız birkaç yeni girişim hakkındaki vakalar gösteriyor ki, onlarca proje, pazarlamaya yaptıkları yatırımla yeterince müşteri edinemeyerek pasif bir strateji uyguluyor. Müşterilerin kazanılması tabii ki fazlasıyla önemli ancak bunu belli bir bütçeyle yapmak çok daha sağlıklıdır.
“Sosyal medya pazarlaması üzerinde zaman ve para harcamaya değer mi?” sorusunun cevabı yatırım getirilerinde gizlidir. Yatırımınızın geri dönüşü veya sosyal pazarlama çabalarınızın oluşturduğu gelirlerin giderlere bölünmesi ile elde edebileceğiniz bir ölçüttür. Ancak müşterilerinizin hangi kısmının sosyal medya aracılığıyla geldiğini ölçümlemek oldukça zordur. Sosyal medya pazarlama ve marka bilinci oluşturma çabalarının diğer satış ve pazarlama kanallarınıza olan etkisi tam olarak anlaşılamayabilir. Buna ek olarak, sosyal medya pazarlamacılığınızı başlatmanızdan, yatırım getirisi elde etmenize kadar geçen süre sabır gerektiren bir yoldur. Hesaplaması zaman alsa da yatırım getirileri, başarıyı ölçmek için gerçekten önemli ve hayati bir metriktir.
Yukarıda sunduğumuz yazımızda pazarlama stratejiniz kapsamında işinize yarayacak bolca metrik var ancak pazarlama planınızın hedefine, türüne ve markanızın amacına göre metriklerin önem derecesini değerlendirmek sizin elinizde. Ölçütleri işlevselliği konusunda bilgi sahibi olarak değişkenlerin farkında olmalısınız ve hedefinize uygun olanları mutlaka takip etmelisiniz. Pazarlama kapsamınız büyüdükçe, daha fazla ölçütü izlemeli, durumunuzla alakalı farklı metrikleri stratejinize dahil etmelisiniz. Doğru metrikleri izlemek, karar vermenize, başarınızı ölçmenize veya müşterileri ikna etmenize de yardımcı olabilir. Dikkatle bakıldıklarında, hiç bir sektörde sayılar asla yalan söylemez.
Öneri: Sosyal medya yönetimi ve monitoring konusunda Türkiye’nin en önemli platformlarından biri olan Semanticum‘dan destek alabilirsiniz. Demo talebi, daha fazla bilgi ve iletişim için tıklayın.
Hepimiz çok sayıda e-posta alıyoruz ve pek çoğuna tıklamadan siliyoruz. Ancak gerçekten ihtiyacımız olan bir e-posta olduğunda muhtemelen ilginizi çekiyor ve...