Dünyanın en ünlü araştırma şirketleri ve sosyal ağlarla ilgili yardımcı hizmetler veren şirketlerin yayınladığı istatistiklere göre tüketicilerin en az %50’si kararlarında sosyal medyadan etkileniyor. Bahsi geçen tüketicilerin %50’ye yakın bölümünün de yaptıkları alışverişleri(sadece ürün satın alınması değil satın alınan hizmet de bu bölüme dahil) paylaştığı ortaya koyuluyor.
Kısacası sosyal medya, tüketicilerinizle buluşmak ve onlarla etkileşim sağlamak için dijital pazarlama çalışmalarınızda önemli bir parçanız. (Editörün notu: Konuyla ilgili pek çok istatistik yayınlanıyor. Araştırmayı kendimiz Türkiye’de yapmadığımız için rakamların yanıltıcı olmaması adına kesin bir rakam vermek yerine genel kabul gören ortalamaları baz almayı tercih ettik.) Sosyal medya yönetiminin temel amacı, sosyal medyanın ana işlevi olan markalarının bilinirliğine katkıda bulunmaktır. Her işte olduğu gibi sosyal medya yönetiminde uygulanabilecek çeşitli stratejiler vardır. Markanın kendisinin stratejilerini geliştirmesi kadar; başka çalışmaları öğrenmek, onlardan ilham almak ve onları uyarlamak bir sosyal medya yöneticisinin daha verimli olmasını sağlayacaktır. Keza önemli olan noktalardan biri de, bir markanın sosyal medya yöneticisinin başkalarının yaptığı hatalardan ders çıkarıp, yapmaması gerekenlerdir.
Türkiye’deki en büyük markadan, en küçüğüne kadar neredeyse bütün markaların geçmişte yaptığı ve hatta hala yapmaya devam ettiği hata, sosyal medya iletişiminde strateji eksikliği. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, şirketler her işinde olması gerektiği gibi sosyal medya yönetiminde de hedefleri belirlemeli ve uygulamak için akıllıca bir plan bulundurmalı. Hedefler temel olarak; daha çok takipçiye ulaşmak, onlarla daha iyi ilişkiler kurmak ya da ürün hakkında onları daha iyi bilgilendirmek, açık ve şeffaf iletişim gibi alanlarda olabilir. Markayı gizlemek, daha az, daha jenerik iletişim kurmak yerine, kitlenin hikâyeye daha kolay dahil olabilecekleri bir yaklaşım sergilenmeli.
Öneri: Aşağıdaki yazılarımız da ilginizi çekebilir 😉
Hepimizin bildiği gibi dünyada pek çok sosyal medya platformu var. Bunların hepsinde var olmak bir tercihtir. Ancak bu ağların hepsinin kendine göre iletişim dinamikleri bulunuyor. Her birinin yönetilmesi ve iletişim kurulması ayrı bir iş yükü getirebilir. Bu iş yükü için yeterli kaynağın olup olmadığını iyi değerlendirmek gerekiyor. Diyelim ki yeterli maddi kaynak ve insan kaynağı var. Peki her sosyal ağ için efor sarf etmenize değecek kadar kitleler var mı? Mesela Kırklareli’nde bir alışveriş merkezi olduğunuzu düşünelim. Türkiye’de oldukça az kullanılan Pinterest’i Kırklareli’nde belki 100 kişi dahi kullanmıyordur. Perakende hizmeti veren bir markanın 100 kişiyle iletişim kurabilmek için insan kaynağını sarf etmesi gerçekten gerekli mi?
Verimlilik ve kaynak kullanımı işin bir tarafı. Öte yandan hedef kitleniz hangi sosyal ağlarda sorusunu kendinize sormanız gerekir. Diyelim ki B2B pazarlama hizmeti veren bir markasınız. Bu markanın yaygın olarak gençler tarafından kullanılan Snapchat’te olmasına gerçekten gerek var mı? Ağırlık verilemeyen sosyal ağ hesaplardaki takipçilere karşı ihmalkâr olarak görünebilirsiniz ve bu bağlamda marka imajı zedelenir. Verimlilik, kaynak kullanımı ve hedef kitle analizi yapmadan girişilen sosyal medya çalışmaları genellikle başarısız sonuçlar verecektir.
Sosyal medya iletişiminin ne kadar etkili olduğundan giriş bölümünde bahsettik. Küçümsemek, basite indirgemek, yeterli insan kaynağı yatırımı yapmamak, nasıl olsa bir şekilde hallederiz bakış açısı çoğunlukla sosyal medya iletişimin verimsiz olmasına ya da işe yaramamasına neden oluyor. İkinci maddede de belirtiğimiz gibi hedef kitleyi, ihtiyaçlarınızı iyi belirlemeniz gerekiyor. Bu ihtiyaca uygun kaynakları oluşturup yola çıkarak daha verimli sonuçlar alabilirsiniz.
Sosyal medyayı yıkıcı sayılabilecek yeni bir olgu kabul ediyoruz. Ama yıkıcı diye iletişim kuramlarının tamamı çöpe atılacak diye bir durum söz konusu değil. Görsel ve yazılı iletişiminiz platform ne olursa olsun devam ediyor. İletişimin en temel öğelerinden biri olan birbirini izleyen ve tutarlı kampanya ve mesajlar oluşturuyor olmak marka imajına olumlu katkıda bulunacaktır. Sosyal medyada da yapacağınız her kampanya ya da ileteceğiniz her mesaj markanın genel anlamda iletişim stratejisini ve marka olarak neyi temsil ettiğini pekiştirmeyi hedeflemelidir. Sırf tutuyor ya da etkileşim alıyor diye her türlü iletişimi yapmak ya da gelişigüzel iletişim yapmak marka için kısa vadeli sonuçlar verse de uzun vadede markanın genel algısıyla ilgili negatif sonuçlar doğuracaktır.
Sosyal medyada var olmakla yola çıkıyorsanız, takipçilerinizin sizin hakkınızda her şeyi bildiğini varsayamazsınız. Bu tür bir iletişim kurmak takipçileriniz için geri tepebilir. Takipçileriniz sizin aklınızı okuyamaz. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi hikayeye dahil etmediğiniz ya da hikayenin yeterince açık olmadığı bir iletişim, istenen etkileşimi sağlamaz. Evet sosyal medya çok önemli ve neredeyse bütün insanlar sosyal medyayı takip ediyor ama siz bir şey söylediğinizde onu kabul edecek ya da sevecekler diye bir kaide yok. İnsanları ve gelişmeleri iyi okuyup, analiz etmeli ve gerçekten hedef kitlenize yönelik mesajlar iletmeyi göz ardı etmemelisiniz. İnsanların sizi anlamasını beklemek genellikle sosyal medya için geri tepen bir yaklaşım oluyor.
Türkiye’de en ünlü markaların dahi yaptığı büyük bir hata, sosyal medyada hileli yollara başvurmak. Şunu anlamamız gerekiyor: Roma 1 günde kurulmadığı gibi, sizin şirketinizin 1 günde dev olmadığı gibi, sosyal medya iletişimi de 1 günde güçlü hale gelemez. Gelse dahi sağlıklı bir durum oluşturmaz. Şöyle düşünün, hormonlu büyüyen bir domatesin sağlıklı ve faydalı olma olasılığı var mı? Sosyal medya hesaplarınızı da takipçi satın almak ya da hackleme yöntemlerini kullanarak büyütmeniz mümkün. Peki gelişigüzel edindiğiniz bu takipçiler, sizin gerçekten hedef kitlenizi oluşturuyor mu?
Şu ön kabulle yola çıkmanız önemli: Sosyal medya altyapısı kurmak zaman alabilir. Çünkü hiç bilmediğiniz bir alandasınız ve mutlaka öğreneceğiniz pek çok konu var. Üstelik her gün güncellenen ve yenilenen bir alanda çalışıyorsunuz. Acele etmek yerine sakince ve tutarlı şekilde ilerlemek sizin için daha verimli ve sürdürülebilir sosyal medya iletişimi sağlayacaktır.
Türkiye’de en yaygın yapılan hatalardan biri de rakibi ya da benzer işi yapan şirketi takip etmek. Sosyal medya iletişiminizi sizi ve markanızı onaylayan kullanıcılar ile birlikte oluşturmanız esastır. Rakiplerin stratejilerine bakmak ve incelemek önemlidir ama bu stratejileri körü körüne benimsemek ve uygulamak pek yerinde bir davranış olmayabilir. Yine AVM örneğini verelim. Diyelim ki siz, Sultanbeyli’de hizmet veren outlet türünde yeni açılan bir AVM’siniz. İstanbul’un şehir merkezinde daha önce açılmış ve yüksek alım gücü olan kitlelere yönelik bir AVM’nin sosyal medya iletişim stratejisini kopyalamak, sizin için çok verimli bir yöntem olmayabilir. Sultanbeyli’deki outlet hedef kitlesiyle, Etiler’deki yüksek alım gücüne sahip kitle aynı olmadığı için, Etiler’deki AVM’nin tutmuş iletişim metodlarını kullanmak da yerinde olmayabilir. Kısacası, sosyal medya iletişiminde marka kimliğinizi uygun yerde konumlandırmalı ve kitleye öyle sunmalısınız.
Sosyal medyada reklam yapmak, diğer mecralarla karşılaştırma yaptığınızda daha uygun fiyatlı demek mümkün. Fakat kontrolsüz ya da hedefsiz reklam kampanyaları farkında olmadan size geri dönüş dahi alamadığınız büyük maliyetler çıkartabilir. Sosyal medya reklamlarında asıl iş, ilgili sosyal medya kanallarında hedef kitleyi belirleyip, o kitleye yönelik hedefli reklam yapmanızdır. Reklamlarınızın içeriği için kendiniz ve hedef kitle arasındaki bağı kuvvetlendirecek doğru yollar bulmanız gerekiyor. Dünyadaki hiçbir reklam kampanyası, her insana ulaşamaz. Zaten herkesin de sizin müşteriniz olması mümkün değil. Mesajınızı yaymak için gidip gökyüzünü kendi renkleriniz ile boyamayın, doğru kişiye ulaşmak için bir plan yapın 😉
Ne kadar iyi bir e-posta pazarlamacı olursanız olun, e-postanızın bir kişinin gelen kutusuna ulaşmasını önleyebilecek bilmediğiniz bir çok şey olabilir....