Ortalama bir sosyal medya içeriğinin paylaşılma ortalamasının sekizden az olduğunu biliyor muydunuz? Tabii ki bir içeriğin sosyal medya üzerinde paylaşım ve etkileşim almamasının birçok sebebi olabilir. Ancak bunları dönüştürmek ve doğru stratejiyle başarılı paylaşımlar yapmak da sizin elinizde. Bu yazımızda size, sosyal medyada içeriklerinizin paylaşılma sayısını artıracak bazı ipuçları ve hatırlatmalar sunuyoruz. Gelin, hızlıca bir göz gezdirelim.
Günümüzde farklı istek, arzu ve ihtiyaçlara sahip müşterilerden; sosyal bir kitle oluşturmaya çalışıyoruz. İçerik üretimi konusunda hala yeterince özgün olunamadığından, bir konu üzerine gönderi hazırlarken farklı kaynaklardan içerikler düzenliyoruz. İçeriğin konusu üzerine birbirinden farklı içerikler üretmiş pek çok blog ve siteyi ziyaret etmemiz gerekiyor. Bunu yaparken, günümüzde halen bir çok blog ve sitenin “paylaş” butonuna ve sosyal medya bağlantılarına sahip olmadığını görmek bizi oldukça şaşırtıyor. Açıkça ticari amaçlarla tasarlanmış ve özenilmiş bloglarda dahi “Paylaş” butonunun olmadığını gözlemliyoruz.
Paylaş butonunuz olmadığında okuyucu, tek bir tıkla paylaşım yapabilmek yerine; linki kopyalamak, içerik metnini yeniden yazmak ya da kopyalamak, bir görsel ve blog sahibinin sosyal medya hesabını eklemek zorunda kalıyor. Üstelik bu karmaşık bir iş ve zaman kaybı olarak görüldüğünden, kullanıcılar en etkileyici içeriği bile paylaşmaktan vazgeçiyor. Eğer sosyal medyada paylaşılmak istiyorsanız: mutlaka her içeriğinize bir “Paylaş” eklemelisiniz.
İçeriklerin paylaşılmasıyla ilgili bir diğer zorluk ise, paylaş butonunun kolay görülebilir olmamasıdır. Paylaş butonları yazının üstüne, altına ya da sağ üst köşeye yerleştirilebiliyor. Bazı sayfalarda farklı sosyal medya platformlarının paylaş butonları sitede dağınık şekilde konumlandırılmış olabiliyor. Bu durumda kullanıcı Pinterest butonunu görüyor ancak Twitter için siteyi yeniden taramak zorunda kalıyor ve aramaktan sıkılan kullanıcıyı doğal bir şekilde kaybediliyor.
Peki paylaş butonunu yerleştirmek için en etkili uygulama nedir? Pazarlama bloglarını incelediğiniz de siz de fark ediceksiniz ki birçoğu sol köşede bir paylaş butonu listesine sahiptir ve aşağıya doğru kaydırdığınızda bu butonlar sizinle birlikte gelir, böylelikle yazının neresinde olursanız olun butonlar her zaman önünüzde bulunur ve okuyucunun butona basma ihtimali otomatik olarak artmış olur.
Paylaş butonunuzun çalışır durumda olduğunu sıklıkla kontrol etmelisiniz. Diyelim ki kullanıcınız gönderiyi Twitter’da paylaşmak istiyor, ancak tweet metni ya da linki sayfa yönlendirmesinde kayboluyor. Buna benzer durumlar paylaşım sayınızın büyük oranda düşmesine sebep olabilir. Ayrıca sosyal medya paylaşımlarınızda sosyal medya hesaplarınızı, kullanıcı isimlerinizi ve görsellerinizi de bulundurmanız sizi bütün bu kaos ortamından biraz da olsa ayrıştırabilir. Eğer sosyal medyada paylaşılmak istiyorsanız, paylaş butonunuzun bunlara uygun olduğundan emin olun:
SEO (Arama motoru optimizasyonu) ve içerik pazarlama arasındaki güçlü ilişki nedeniyle; bazen içerikler kitlelerden çok Google’ı göz önüne alarak paylaşılmış gibi görünebilir. Eğer içeriğinizin paylaşılmasını istiyorsanız, hedef kitleniz için değerli içerikler üretmeli ve onlara tüketilmesi cazip paylaşımlar yapmalısınız. Siz de takdir edersiniz ki bir içeriği kaliteli yapan metin uzunluğu ya da kullanılan anahtar kelimelerin sayısı değil, kullanıcıların binlerce farklı içerik içinden sizinkini seçerek beğenmesi ve paylaşmasıdır.
Görsel içeriklerin tamamen otorite olduğu Pinterest ve Instagram; görsel içerik eklenmiş gönderilerin diğerlerinden kat kat daha fazla paylaşım aldığı Twitter ve Facebook gibi platformların dünyasında, içeriğinize kesinlikle estetik, dikkat çekici ve konuyla alakalı bir görsel eklemelisiniz.
Logonuz ya da marka isminizin eklendiği görseller paylaşmak gayet etkili bir yoldur. Özel fotoğraflar üzerine eklenen logolarınız ve kendinize özgür tasarımlarınız ile görsel içeriğinizin her paylaşımında sosyal medyada markanızın farkındalığı yükseltebilirsiniz.
Twitter’da bir adım daha ileri gidebilir ve bir Twitter özet kartı düzenleyebilirsiniz. Bu sayede bir kullanıcı içeriğinizi tweet’lediğinde; tweet’iniz görsel ile dikkat çekerken aynı zamanda başlık ve tanıtım yazısınızla da kendi farkındalığını yaratabilir.
Eğer web siteniz ya da blogunuz hali hazırda büyük bir kitleye sahip değilse, sosyal medya hesaplarınızda içeriğinizi paylaşarak kolay bir başlangıç yapabilirsiniz. Ancak burada sorulması gereken asıl soru; “Siz içeriğinizi paylaşacak kadar beğenmiyorsanız, başkaları neden beğensin?” CoSchedule‘a göre kullanıcıların %77′si kendi içeriklerini üç kereden az paylaşıyor. Peki ama neden? İçeriğiniz birkaç gün sonra eskidi mi? Eğer içeriğiniz hala amacına uygunsa neden tekrar tekrar paylaşmayasınız?
İçeriğinizin yayılmasını istiyorsanız, ilk hamleyi herkesten önce kendiniz yapmalısınız. Eğer kimsenin içeriğinizin var olduğundan haberi olmazsa, kimse paylaşamaz. İçeriğinize hak ettiği başlangıcı vermek için kullanabileceğiniz bütün kanalları ve kitleleri sonuna kadar kullanmalısınız.
Her şeyden önce sahip olduğunuz e-posta listenizi kullanarak, içeriğinizi abonelerinize paylaşabilirsiniz. Eğer içeriğiniz iyiyse ve abonelerinizi tatmin ederse, abonelerinizi müşteriye çevirebilir hatta kitlenizle aranızda bir sadakat bağı kurabilirsiniz.
Paylaşılmak istiyorsanız bunu nazikçe dile getirin. Eğer ne istediğinizi direkt söylerseniz istediğinizi almanın daha kolay olduğu kanıtlanmış bir gerçektir ve bu gerçek sosyal medya alanında da son derece geçerli. İçeriklerinize “Lütfen retweet edin.” gibi basit ve kibar söylemler eklerseniz, 12 kez daha fazla retweet elde edebilirsiniz.
Ayrıca içeriğinizi paylaşmalarını yalnızca sosyal medya takipçilerinizden istemekle yetinmeyin, aynı zamanda bülteninizi takip edenlerden de bunu isteyebilirsiniz. Hatta daha kolay bir yönlendirme ekleyerek: “Eğer beğendiyseniz, lütfen paylaşın ve daha çok kişiye yayılmasını sağlayın.” tarzında bir ifade ekleyebilirsiniz.
Eğer içeriğinizde size ilham veren ya da sizinle aynı ilgi alanlarını, istek ve ihtiyaçları paylaşan insanları konu alıyorsanız, bunu öğrenmelerini sağlayabilirsiniz. İçeriğinizi sosyal medyada paylaşırken bu kişilerin sizi fark etmesini sağlarsanız onlar da çabanızı takdir edebilir ve içeriğinizi paylaşarak yayabilir.
Sosyal medyada bu imkan göz önüne alınarak oluşturulmuş içerikler bile bulunuyor. İlham verenler listesi, blog listeleri, röportajlar gibi içeriklerin hepsi bahsedilen kişi ve kuruluşların hesapları tarafından paylaşılmanıza yardımcı olabilir. Bu tür paylaşımlar içeriğinizin etkileşimlerini mutlaka artıracaktır.
Dijital ortamda 10 kullanıcıdan 8’i başlığınızı okurken bunların da yalnızca 2’sinin içeriğinizin tamamını okuduğunu öğrenmek sizi üzebilir. Çünkü, eğer başlığınız ilgi çekici değilse içeriğiniz çok etkileyici olsa dahi okunma oranını ciddi bir şekilde düşürebilir.
Çoğu zaman, sosyal medyada paylaşıldığınızda içerikte görülen ilk yazı başlığınızdır ve eğer başlığınız insanlarda merak uyandırmazsa, içeriğiniz boşa gidebilir. Buradaki asıl kriterimiz merak ve kullanıcıların aklında “acaba” dedirtecek küçük bir soru işareti bırakmanızdır.
Özetlemek gerekirse, unutmayın ki sosyal medya pazarlamacılığında belirli bir strateji dahilinde emek vermeden başarı çok nadir gelir. Paylaşılma sayınızı artırmak için öncelikle kendi hedef kitlenize paylaşımı kolay, ilgi çekici, eğlenceli içerikler üreterek kitlenizin günlük hayatında olumlu etkiler bırakmanızı ve organik bir şekilde büyümenizi tavsiye ediyoruz.
Öneri: Markanız için sosyal medyada ölçüm, analiz, yönetim ve takip konusunda Related Digital’in şirketlerinden biri olan Semanticum‘dan destek alabilirsiniz. Demo talebi, detaylı bilgi ve iletişim için tıklayın.
Hemen hergün dijital dünyada, çeşitli sosyal medya kanalarında dolaşırken, bloglarda ve web sitelerinde pek çok infografik örneği görüyorsunuz. Bildiğiniz üzere...